kök kalık teg uçsuz tüpsüz – gök gibi uçsuz bucaksız

#GUR, #GUZ, #GUT,

#GALZU, #KURİGALZU

#KALIĞ, #GÖK

#BURNABURYAŞ, #BURYAŞ, #BUĞ, #BURHAN

#KAŞ, #KASSİTE

ÖZET:

Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu 1979 yılında Türkoloji Dergisi’nde eski Mezopotamya’daki Türk

varlığını gösterdiği “Türk Tarihinin Başlangıcı” adlı bilgilendirmesinden yola çıkarak Kaşlarda Ön Türklerin izlerine ışık tutuluyor.

Kaşların Dilinden günümüze gelmiş sözler Altay Türk Dilleri ile karşılaştırıp batı Avrupa’da Kasit diye adlandıran hanlığın önüne geçmiş Burnaburyaş/Burraburyaş ile Kurigalzu diye bilinen başbuğların adlarının kökeni araştırılıyor.

1.     Kut, Gut ile Kaşlar Ön-Türkler

Prof. Landsberger’in Atatürk’ün de bulunduğu 1937’deki Tarih Kurultayında verdiği açıklamaya göre Gutlar (Kut’lar)  Kuzey Asya’dan göçmüş olan bir Türk boyudur.

Kuzey Asya’da, Subar’lar [Su çevresinde barınanlar; suvar(DLT)]  adı altında yaşayan Türk boyları,

dondurucu soğuk, buz ile geçimsizlik yüzünden, Sibirya’dan çeşitli yollarla, bugünkü Kuzey

İran üzerinden Güney Mezopotamya’ya göç edip  “Ur ve Uruk” adındaki Ön-Türk kentlerini kurmuşlardır. 

Dil ve ağız özellikleri dikkate alınınca, Sümer’lerin bugünkü en yakın temsilcileri Kuzey Asya’da 

yaşayan Suvar, Yakut, Karagaş, Çuvaş Türkleridir.

Gutlar çok yakın soydaşları olan Sümer tabanına kolaylıkla ayak uydurmuşlar, yoğun Samî 

topluluklara karışıp 125 yıl da Babil’e egemen olabilmişlerdir. 

Prof. Benno Landsberger’in belirttiği gibi İ.Ö. 2500 yıllarında Mezopotamya’ya Gut ya da 

Kut biçimlerindeki adlarıyla giren boyların kendilerinden 500-­700 yıl sonra yörede yaşayan 

Guz ya da Kaş kavmiyle bağlantısı kolaylıkla açıklanabilir. 

[1979 , “Türk Tarihinin Başlangıcı”; Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu]

Bu Ön-Türk boyları Kuzey Asya’dan Mezopotamya’ya atçılığı ve at kültürünü getirdikleri de bilinmektedir. Onların döneminde Babil’de atlar daha yoğun kullanılmaya başlandı.

Kaşların kudurru adı altında diktikleri sınır taşları Mezopotamya’ya getirdikleri geleneklerinden bir dahası.

2.     Galzu – Kaşların öz adı ( “Gökten gelenler” )

2.1 Kaşlar/Kasitler üzerinde araştırmalar

Atatürk 1937 yılında Tarih Kurultayını düzenlemesiyle sonuçları toplanıp yayınlandıktan sonra

Kasitler üzerinde uzmanlaşan Kemal Balkan’ın çalışmaları en önde geliyor. Ancak Gutların/Guzların Ön Türklerin tarihindeki yerleri uzun bir süre gündeme getirilmedi ta ki:

“Kırk yıl sonra, Oğuz sözcüğünün incelenmesi sırasında, Fars’ların,  Arapların eski çağlardan 

beri, düzenli bir biçimde, Oğuz’lara Guz demelerine dikkat edilmiş ve bu olayın nedenleri 

araştırılmış, .. İsa’dan önce 1700 yıllarında Mezopotamya’da 560 yıl hükmetmiş olan Kaş’lara ulaşılmıştır… 

Türk tarihi, İ.Ö. üç bin beş yüz (3500) yıllarında yaşamış olan Sümerlerin tarihiyle 

başlatılmalıdır. 

[1979 , “Türk Tarihinin Başlangıcı”; Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu]

Kaşların Ön Türk kökenlerini dil araştırmaları göstermektedir artık.

Bugün Kaşlar diye kayıt edilen toplumun adı Akadca dilinden geliyor. Kendi ulusal dillerinde Kaşlar kendi boylarını Galzu diye tanımlamışlar. Bu Galzu etnonimim Kurigalzu diye tarihe geçmiş hanların adında bulunması bilim dünyasının dikkatini çekmesi gereken bir olgudur.

Kaşların/Galzuların dönemlerinde Kurigalzu adında iki önder kayıtlara geçti.

Kurigalzu I. Babil’in 17. kralı idi. Kendi adını taşıyan, eski bir yerleşim yeri üzerine kurulan ve MÖ 1390 civarında inşa edilen, Dur-Kurigalzu veya ‘Kurigalzu kalesi‘ adlı yeni bir başkenti kurdu.

Bu kent özellikle orada bulununan Lapis lazuli kaynağın ticaret yolları ile kesiştiği yere konumlandırılmıştı.

Kurigalzu II. İÖ. 1332 ile 1308 yılları arasında Babil’in 22. kralı idi.

İki kronik, Sugagu savaşı olarak adlandırılan, Dicle üzerinde Assur’un güneyinde ve dolayısıyla Asur topraklarının derinliklerinde, II. Kurigalzu ile Asurlu çağdaşı arasında toprak değiş tokuşu ile sonuçlanan bir çatışmayı bildirir. Kaštiliašu IV’ün daha sonra diktiği kudurru’su (sınır taşı), Kurigalzu’nun Asur’a karşı savaştaki hizmetinden dolayı Uzub-Šiḫu veya -Šipak’a geniş bir arazi hediye  ederek ona karşı duyduğu minnettarlığı hatırlatıyor.

2.2 Galzu adın Ön Türk sözcüğü olarak çözümü

Şimdi Galzu adını gözden geçireceğiz.

Eski Türkçe Dilinde gök anlamına gelen kalığ/kalık sözleri bulunur.

kalı-                                                   –>          uçmak, havalanmak, yükselmek

[2004 , “Irk Bitig, Eski Uygurca Fal Kitabı “; T. Tekin]

kaltur-                                              –>          kalı- eylemin ettirgenlik şekli

[1991 , “Old Turkic Word Formation “; Erdal ]

et’özte yaruk tilgen ümmek kaldurmış teg bolmak –>          bedenden ışık dairesi çıkarmak, yücelmiş gibi olmak

[1978 , “Ein uigurisches Totenbuch “; Zieme ]

kök kalık teg uçsuz tüpsüz          –>          gök gibi uçsuz bucaksız

[1977 , “Berliner Turfan-Texte “; Zieme,Peter ; Kara, György ]

Göktürklerin kurdukları kağanlığın adı ‘Gök’ anlamını içermesi Galzu etnonimi için de şu çözümlemeyi sağlar:

               Galzu (Kaşların Dili)                        –>          Gökten gelenler, gök soyluları

               kalığ/kalık (Eski Türkçe)               –>          gök, sema

Kurigalzu adın içinde Galzu etnonimin bulunduğunu görüyoruz.

Galzu adın önündeki Kuri ise Türkçe Dilimizde kori/koru kökleriyle ilintilenir:

               Kuri (Kaşlar/Galzu)                         –>          Kori/Korı/Koru (Eski Türkçe, Uygurca, Orta Türkçe)

Kurigalzu bu durumda Galzu boyunu (Kaşları) koruyan  anlamına gelir:

Kurigalzu (Kaşlar/Galzu)               –>          Gökten gelenleri, gök soyluları koruyan

                                                                                         Galzuların çobanı [Kemal Balkan, Kasitlerin Dili, 1954, 231]

 

3. Burnaburiaş/Burraburiaş

Kemal Balkan Kasitler üzerinde yaptığı geniş araştırmasında şuriyaş/buriaş ile marattaş sözlüklerin sırasıyla güneş (Sah), hava (Hutha) ile savaş (Gidar) tanrılarının takma adları olduğunu belirtti. Yasaları koyanlar ise güneş, yer yada savaş tanrılarından aldıkları kut ile sadece topluma liderlik yapmakta kalmayıp yeryüzünde tanrılardan görev alıyorlardı. Galzu kralların güçleri doğadaki güçlere dayanıyor olmalıydı. Dolayısıyla adların da bu doğal güçleri yansıtması tam yerindeydi.

Bunun somut örneği Burnaburyaş/Burraburyaş adında karşımıza çıkıyor. Burnaburyaş adını taşıyan Galzu hanlarından Burnaburyaş I., İÖ 1500 Galzuların Babil üzerinde salt egemenliklerini sağladı, Burnaburyaş II. ise MÖ 1359-1333 yılları arasında süren hükümdarlığında babasının Mısırlılarla kurduğu iyi ilişkileri sürdürmek istemiş, ancak yeni Firavun Akhenaton’dan (MÖ 1352-1334) beklediği karşılığı alamamıştır. Burnaburyaş/Burraburyaş adın bir yanda Hava tanrısı olarak anılan Yerin efendisi Buryaş öbür yanda yine buri kökünden türeyen Burna/Burra sözlerin birleşiminden oluştuğunu görüyoruz.

Yazılış biçimleri Bur-ya-aş/Bu-ri-za-aş/Ub-ri-ya-aş olan Buryaş sözün Priyaş/Briyaş diye ötümlenip

bey anlamına gelen buri ile yer anlamına gelen yaş morfemlerinden oluştuğu kayıt edilmişti Kemal Balkan’in araştırmasında.

[Kemal Balkan, Kassitelerin Dili, 1954, 104]

Buryaş –> buri + yaş

Burna/Burra ise yine bey anlamındaki buri köküyle ilişkilendirilir.

Galzuların Sümerlerlen sürdürdükleri yakın ilişkileri hesaba kattığımızda Sümercedeki ‘bur’ sözü başka bir yorum kapısı açabilir bize.

Sümerce:                           bur                                      – yetkili, rahip, ışımak, sunmak

Türkçe:                               burhan/burkan               – Buddha, ışığa erişmis han, ışığın hanı

Sümerce Bur kökünde bulunan anlamlar Burnaburyaş/Burraburyaşiçin şu çözümlemeleri olası kılıyor:

bur                                                      –             buğ, börü, bey

iaş/yaş                                               –             yer

burnaburiaş/burraburiaş              –             yer iyesinin rahibi/yetkilisi

                                                                          yer iyesini ışıtan/koruyan

4. Galzu Dilinden gelen bazı sözlerin Altay Türk Dilleri ile karşılaştırılması

Bilinen öz Galzu sözlerinin sayısı elliyi geçmiyor. Bu bakımdan burada sunulan söz dizinin giriş sayısı onu bulması bile karşımızda Ön-Türk dili olabileceğini gösteren güçlü bir kanıt oluşturuyor.

baş

Galzu/Kaş:                         barhu

Ön Türkçe:                         baĺč  (baş)

korumak

Galzu/Kaş:                         burna/purna

Türkçe:                               bürünmek (örtmek,kapatmak )

gök

Galzu/Kaş:                         da-gigi

Türkçe:                               gök/kök

yıldız

Galzu/Kaş:                         da-kaš

Ön Altay:                            *k`ū̀čV

Türkçe:                               *Kučɨk                 (Yengeç takımyıldızı)

cennet

Galzu/Kaş:                         ilulu

Ön Türkçe:                         *jul-duŕ               (yıldız, parlayan)

kul

Galzu/Kaş:                         kukla

Ön Altay:                            *kū̀lV   

Ön Türkçe:                         *Kul, kul   

yer

Galzu/Kaş:                         miri-jaš

Ön Altay:                            *mā́ro                 (kum, kayalı toprak, bataklık)

Ön Türkçe:                         *bōr                     (tebeşir, toprak, kil)

                                             *jẹr, yer                            

güneş

Galzu/Kaş:                         Sah, Ša

Ön Altay:                            *si̯ŏ̀gu                  (güneş, gök)

Ön Tunguz/:                      *sigūn

      Mançu

Anadolu ağızı:                   şakımak              (aydınlanmak, parlamak)

Türkçe:                               çağ                      (güneş eskiden beri çağı belirler)

Yakutça:                             sax                        (zaman, dönem)

ayak

Galzu/Kaş:                         saribu

Ön Altay:                            *č`are                  (yalınayak)

Moğolca:                           *čira-ma

Tunguz:                              *čara-ku

Kalmük:                              čirm

Türkçe:                               çarık                     (sığır kellesinin deresinden yapılan ayakkabı < çaruk)

Anadolu ağızı:                   çaruke                 (terlik, ayakkabı)                                           

[İurii Mosenkis; KASSITE: Nostratic or Sino-Caucasian? – Tuncer Gölensoy; Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü]

5. Sonuç

Kaynaklar Gud  ile Guz(Kaş) dillerin ortak yanlarını gösteriyor. 

İkisi de Samî dil yapısında olmamak üzere bitişken dillerin özelliklerini taşıyor. 

Ön-Türkler, Mezopotamya’da, Sümer ülkesinden başlayarak, yüzyıllar boyunca yaşamışlar, fırsat 

buldukça Samî boylarına hükmetmişler, önce, Sümer Gudea krallığını, sonra Gud(Kut) krallığını, 

daha sonra da Guz (Galzu, Kaş) krallığını kurmuşlardır. Son iki krallığın egemenliği toplam yedi yüzyıl 

sürmüştür. 

Kaş etnonimin aslı Galzu’dur, eski Türkçe kalığ, gök ile ilgilidir.

Burnaburiaş/burraburiaş adı için „yer iyesinin rahibi/yetkilisi/yer iyesini ışıtan/koruyan” diye çözümleme sunuldu. Rahip, yetkili, ışıtan, koruyan semantik olarak birbirlerine yakın sözlerdir.

„Buri” kökünden burkan/börü/buğ sözlerine bir bağ olduğu öne sürüldü.

Mustafa Şimşek
Latest posts by Mustafa Şimşek (see all)

Yorum yapın